...altitude compared to sea level, Ba Na was dubbed the "green lungs" of the central region, the "Pearl of the climate" of Vietnam. Creator not only gave Ba Na shimmering beauty, magic with fresh air, the four seasons in one day, but also taken to the mountains where many deeply passionate with everyone scenery. Bana brilliant all year round as a spring garden, vague moisture from the sea, rich vegetation lush, pristine forests that visitors especially excited with precious frankincense trees, Cam lai, honey lotus, needle, mahogany spread. At an altitude of 1,400m, the temperate approach flowers bloom year-round...
Words: 1640 - Pages: 7
...Killing Them Softly Art is extremely hard to create if you are trying to tell something extremely specific to current times, people, and places, if you succeed and people seem to see the same vision, you have achieved something, if they find something you did not expect, you have achieved something greater. However Killing Them Softly does not reach the certain heights it set to, instead it lies somewhere near a heavy-beating message without any subtlety, yet it still manages to tell an interesting story with even more interesting characters, however they are never fleshed out enough for us to fully care and understand them. An intricate set up starts our film, a mobster knows about a high stake poker game run and played by members of the mob, and hires two men to rob the game. He knows someone within the mob who can easily be set up for the heist. After the game is robbed, the mob brings in enforcer type Jackie Cogan (Brad Pitt) to find and kill the guys who pulled off the heist. Now Killing Them Softly has a lot more going for it and it is apparent from the opening sequence, where an image of a man walking over derelict and broken down streets intersected with Obama speech cues promising for a new and better day. It’s apparent what Andrew Dominik (Chopper; Assassination of Jesse James…) is trying to get across, you see what he sees, you understand what he is trying to tell, yet he feels like he needs the idea to keep on running throughout the film, which often hurts it’s...
Words: 514 - Pages: 3
...RAB NE BANA DI JODI (A match made by God) Runtime: 164min 4secs Tagline: There is an extraordinary love story in every ordinary Jodi. Language: Hindi Written & Directed by: Aditya Chopra Dialogues by: Jaideep Sahni Hindi cinema has been a major point of reference for popular Indian culture. It has been an effective instrument for shaping and expressing popular Indian sentiment. Movies by Yash Raj studios, especially, have been the most widely distributed and well-received. Concepts of love, marriage, family, and a shallow look into a more meaningful existence, are those most frequently addressed by these films. Kitsch like this arises out of a failed attempt at art or simply because art has had to take a backseat to the more foreseeable advantages of a commercial undertaking like the movie to be analysed, ‘Rab ne bana di Jodi’. Synopsis Surinder Sahni (Shah Rukh Khan) works for Punjab Power and leads a simple life, until his simple life is turned around when he meets & instantly ends up in love with young & bubbly fun-loving Taani (Anushka Sharma) on the eve of her wedding. Tragedy strikes, however (predictably), and the unknown fiancé is killed en route in an accident. With the imminent death of her own father, as a result of the shock on hearing this devastating news, leaves Taani virtually numb to what’s going on around her because of which, when her father asks her to marry Suri, she doesn’t give it a second thought simply consenting to that promise, made by...
Words: 1552 - Pages: 7
...inmek zorunda kaldık. Belki haberlerde ve internette görmüşünüzdür bu haberi. Bu sporda çok iyi yerlere gelmek istiyorum ama bir öğrenci olarak malzemelerimi tamamlamam imkansız denecek kadar zor maddi durumdan dolayı. Geçen yaz 3 ay boyunca Bodrum da otelde çalışıp kişisel eşyalarımı tamamladım. Ama bazı teknik malzemelerde eksikler var. Sizden bana sponsor olmanızı talep ediyorum. Çadır, tulum, mat, çanta, ocak, tencere seti, kazma, kemer, kask, tozluk .... bunlar eksik olan malzemelerim yani kamp malzemelerim ve 1 2 tane teknik malzemem eksik. Yaklaşık olarak 2000 TL yardım istiyorum yani bana sponsor olmanızı istiyorum. Bu sene içinde İzmir Kaynaklar kaya tırmanış şenliğine, Mayıs ayında Etüdost'un düzenlediği Dedegöl dağı şenliğine, 18-20 Mayıs Erciyes Dağı tırmanışına, Temmuz ve Ağustos ayında federasyonun Niğde Aladağlardaki zirve tırmanışlarına, Federasyon eğitimlerinin son iki aşaması olan İleri Kar Buz(Rize) ve Kış Arama Kurtarma(Bursa) eğitimlerine, gelecek sene Şubat ayındaki Süphan ve Ağrı Dağı faaliyetlerine katılmayı düşünüyorum. Yapacağım faaliyetler bununlada kısıtlı kalmıycaktır. Başka faaliyetlerimde olacaktır. Eğer bana bu desteği sağlarsınız yapacağım bütün faaliyetlerimde ve özel hayatımda ayrıca bütün dağcılık...
Words: 324 - Pages: 2
...Partizan Gırtlağımda bir harf büyüyor buna dayanacağım dişlerim kamaşıyor yıldızlardan buna da. Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir. Artık yırtarak açtığımız zarflarda ne kargış, ne infilak yalnız koynunda çaresiz, çıplak isyan işaretleri taşıyan bir ergen cesedi. Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir uyusam bir dağın benimle uyuduğu oluyor her gün şehrin ortasında bir ergen ölüyor domuzuna ölüyor bankerlere durarak noterden onaylı kağıtlara durarak mevlit ilanlarına durarak. Yunmadık saçlarını okşuyoruz, yavrum. - Yüzümüzde dolanan bir mayhoş kahkaha - Gırtlağımda bir harf büyüyor gırtlağımızda. Sarp bir güvercin düşüyor yüreğimden buna dayanmalıyım ölünce bir partizan gibi ölmeliyim sabahın kuşluk vaktine savrulan savrulan savrulan ergen ölüleri gibi. Şehrin şarkısını söylediğim zaman yağız bir kımıltı oluyor sesim korku ve cüzam korku ve cüzam korku Ne beklenebilir artık namlulardan. Harçlar karılmış duruyordur hem de kara bir gerdek olarak yaşıyoruzdur kendimizi ne beklenebilir. Yırtarak açtığımız zarflarda büyük tecimevlerinde, büyük çarşılarda pokerde-sinemada-genelevlerde ne bir suçlu çağrışımı, ne karabasan yalnız o herkesler o herkesler kendine akarak boğulan ve sürdüren bir güleç kocamışlığı. Bereketli kuşlar serpeceğim ayaklarıma genzimi yakarak bir cinayet türküsü söyleyeceğim ben de ölürsem bir partizan gibi öleceğim azgın bir gebelik halinde. Beni dinmeyen bir mavilik kanırtıyor buna dayanamam bir çeteci dişleriyle...
Words: 5278 - Pages: 22
...Sevin için Ural’ın hatırasına 5 İçindekiler Önsöz / Ömer Madra 9 Geleceği Elinden Alınan Adamın Geçmişi de Elinden Alınacak Diye Korkuyorduk / Enis Batur 13 SONUN BAŞLANGICI 17 YAYIMLAYICININ AÇIKLAMASI 21 Birinci Bölüm 23 İkinci Bölüm 243 Üçüncü Bölüm 439 Dördüncü Bölüm 547 TURGUT ÖZBEN’İN MEKTUBU 717 7 ÖNSÖZ Şaksiper Kimdir, Eseri Nedir? Yıllar önce yayımlanmış bir broşürün adıydı bu. Ne yazık ki artık adını hatırlayamadığım müellifi, ünlü İngiliz yazarını şöyle 15-20 sayfalık küçük ama yoğun bir broşürle anlatıyordu. Kitapçığın kapağında “Şaksiper”in resmi bile vardı. Oğuz Atay’ın hayatını ve eserlerini kapsayan bir önsöz yazmak çabası da işte bu “adsız” araştırmacınınki kadar acıklı ve tuhaf görünüyor bana. Zaten Oğuz Atay’ın kendisi de, pek çok kurumun yanı sıra “önsöz”leri tefe koyup yerlebir etmişti. Biraz sonra ayrıntısıyla okuyacağınız gibi, Tutunamayanlar’da şöyle diyor meselâ: “‘Hayatı ve eserleri’. Hiç bıkmıyorum bunları tekrar tekrar okumaktan. Yazarın her kitabını okurken ‘Hayatı ve Eserleri’ yeniden karşıma çıkıyor. Bir daha, bir daha okuyorum. Sanki önceden ‘Hayatı ve Eserleri’ni bilmiyormuş gibi yapıyorum: yeni baştan heyecanlanmak için. Yalnız, yazarlar arasında bir birlik bulunmaması beni yoruyor. Hiç olmazsa önsözleri yazanlar, yılda bir kere toplanmalı ve aralarında ortak esaslar tespit etmeli. Bugünkü durum esef verici. Bakıyorsun bir yazar, çok zor birleştiriyor kelimeleri. Bir türlü cümleleri kuramıyor. Öyle diyor önsöz amca. Geçer karatahtanın...
Words: 162885 - Pages: 652
...Linda para sud-an!” sagbat ni Lisa nga nangwaswas sa iyang linabhan sa may baba sa nagtubod nga tubig. “Lagi! Kay ingon kunos Lucio. Aron naay kalingawan ang mga bata!” Ang katawa ni Gina miduyog sa iyang pagkusukuso sa uran sa uma sa iyang bana. Nagtingsi usab si Lisa samtang nangwaswas. “Day Rose, sa siyudad man gyod ka nag-eskuyla, pila man nang laptop ba? Igo ra nag usa ka baboy, Day?” “Mga pito tingali na ka baboy, Te Gina,” tubag ni Rose samtang gikusukuso niyag maayo ang liogan sa polo sa iyang amahan. Sa duha ka semana niyang pag-estar sa ilang gamayng barangay, iyang namatikdan nga tulo ka adlaw sa usa ka semana magtapok ang mga babaye sa tinubdan, ilawom sa landong sa punoan sa kiyakiya. Kaniadto, igo ra niyang i-washing machine ang ilang mga bulingon, ug ang iyang mama o lalaking manghod ra ang mangwaswas sa tinubdan. Apan karon, siya na ang nangunay paglaba. Iyang gilukot ang buktonan sa dako niyang t-shirt ug gisipitan sa iyang paa ang sidsid sa iyang bukad nga saya. “Tiaw mo na! Pito!” yagayaga dayong katawa ni Gina. “Unsay pito, Gina?” Naigking si Gina pagkadungog sa tingog ni Mina. Mipaspas ang iyang pagkusukuso. Mao usab si Lisa. “Ay, kuan, Gina, pito pa ka adlaw una mouli akong bana, uy! Puwerte pang dugaya!” iyang palusot dayong kutkot sa iyang bagulbagol. “Aw, si Lucio man gani, usa pa ka buwan! Nagpada rag 500! Giahak na lang! Unsaon ko nig...
Words: 2532 - Pages: 11
...DOĞAN CÜCELOĞLU'NDAN BÜTÜN ANNE BABALARIN VE ÖĞRETMENLERİN OKUMASI GEREKEN BİR HİKAYE Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı: - Hayrola, neden elimi öpmek istedin? - Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize katıldım. Hayatım değişti. O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim. - Ne oldu, nasıl oldu? - Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, "Bir insanın ana vatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır."Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti: - Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, "Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır." Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm. Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince...
Words: 1059 - Pages: 5
...BÖLÜM-3 ATEŞ OLMAYAN YERDEKİ DUMAN 17 Mart Cumartesi Saat 23.15 Kabil şehir dışındaki güvenli bir evde… KİT ekibinden çoğu kişinin bilinmeyen, resmiyette kendilerine ait olmayan, gizli işler için kullandıkları mekanları vardı. Bunlara kendi aralarında güvenli ev diyorlardı. Kabil’in güvenli evi ahşaptandı. Cem’in eğitim için gittiği eve benziyordu ama daha çok eşya vardı. Evdeki kasetçalara bir kaset koydu. Bir opera şarkısı çalmaya başladı. “Habanera” (Müzik linki için yoruma bakınız) Çağıracağı iblis için kullanacağı işkence aletlerini hazırladı. Çağıracağı noktaya bir su çemberi çizdi. Ayrıca iblis gelince hareket edemesin diye farklı bir büyü daha yaptı. Sonra daha önce su çemberine yakalayıp da azat ettiği bir iblis çağırdı. “Yine mi sen .rospu çocuğu!” “Düzgün konuş lan! Seni çağırdığım yere dikkat et. S.kerim belanı kimsenin ruhu duymaz.” “Haklarım var.” “Sokarım hakkına. Burada senden ve benden başka kimse yok. Bizim abidik gubidik siyasetçilerimizle aranız iyi diye seni öldürmem mi sanıyorsun?” “Burası neresi?” “Bülbül yuvası.” “Bülbül yuvası ne?” “Senin gibi kargaların bülbül gibi öttüğü yer. Sana birkaç soru soracağım eğer cevabını vermezsen seni önce s.ker sonra öldürrüm.” “Bedelini ödersin…” Kabil, iblisin bir kolunu kopardı ve açtığı yaraya tuz bastı. İblis acıyla bir çığlık attı. “Bağırma!” “Tamam ne istersen söyleyecem.” “Gözü parlamayanlar ne?” “Nasıl yani?” “Lan oğlum ortalıkta gözü sizinki gibi...
Words: 18417 - Pages: 74
...Running Head: REVITALIZING CULTURAL HERITAGE Revitalizing Cultural Heritage Conservation of Merewether Tower & its impact on urban morphology Qurat-ul-Ain Rehman Abstract The past should never be forgotten as it constitutes an important part of the civilization of mankind. Historic monuments may contain some bitter and sweet memories therefore it should be preserved for future generations to know the life their ancestors were living. Although important, many historic sites are usually torn down in order to make room for development but there are people who believe that these sites should be saved from the hammer. Conserving these sites takes a lot of hard work and dedication from the local authorities but it can transform the morphology of the region and reward the developers for their hard work. Karachi was home to British troops in the 19th century and is therefore rich in Victorian era buildings. Most of these buildings are in a bad shape but the government is working to preserve them. Although the pace of redevelopment is slow, the fact that work is going on gives a person relief that the historic buildings of the city will be preserved. One such building is the Merewether tower; this iconic structure is one of few structures that are in a good condition, but sources claim that from the inside, it is slowly being degraded. Once the gateway to the city, it has been forgotten by many although its name is very common. The objective of this research is to document...
Words: 4143 - Pages: 17
...Oğuz Atay Tehlikeli Oyunlar Bütün Eserleri/2 İSTANBUL TEHLİKELİ OYUNLAR Oğuz Atay İletişim Yayınları / 27 1. Baskı: Sinan Yayınları, İst. 1973 2. Baskı: İletişim Yayınları, İst. 1984 ÖNSÖZ Ey Sevgili Okur, Şu elinde tuttuğun Tehlikeli Oyunlar'ı okumak üzere olduğun için seni ne kadar kıskandığımı açıklamakla başlamak istiyorum bir solukta yazıp bitirmek istediğim bu önsöze. Niçin mi kıskanıyorum seni? Heyecan ve serüven dolu bir yolculuğa benzeyen bu okuma uğraşıyla ilk kez karşı karşıya olduğun için elbet. Bu önsözü bir solukta yazıp bitirmek isteyişime gelince, belki bunun nedenini sen de kestirebilirsin. Oğuz Atay «önsözlerden hiç mi hiç hoşlanmazdı. O kendine özgü inceliğiyle bir güzel alaya alırdı her türlü önsözü. Ama bu kitabın XIV. Bölümünde de belirtildiği gibi, «Ülkemiz büyük bir oyun yeridir. Her sabah uyanınca, biraz isteksiz de olsak, hepimiz sahnenin bir yerinde, bizi çevreleyen büyük ve uzak dünyanın sevimli bir benzerini kurmak için toplanırız. Küçük topluluklar olarak, birbirimizden bağımsız davranarak ve birbirimizi seyrederek günlük oyunlarımıza başlarız. Ben, Hikmet IV. zamanında —yani Hikmet I. olduğum sıralarda— bu oyunu ciddiye almış ve bütün oyunları heyecanla seyretmiştim. Sonunda, kendi oyunumu, bütün bu oyunların dışında ve gerçek olarak yaşamağa karar verdim. İnsanlarımız, aynı piyesi yıllardır aynı biçimde oynamanın yorgunluğu ve gerçeğe bir türlü, benzetememenin bezginliği içindeyken ben, bizlere bugüne kadar hiç yararı dokunmamış olan aklın —daha...
Words: 30522 - Pages: 123
...Form R-6 Republic of the Philippines Pamantasan ng Lungsod ng Muntinlupa Research Office College of Information Technology and Computer Studies Adviser’s Endorsement This is to certify that the thesis entitled “AN AUTOMATED MEDICAL RECORD SYSTEM FOR MUNTINLUPA LYING-INN CENTER” presented to the undersigned by the group is now ready for ( ) Proposal ( ) Final Oral Defense. The proponents are: Patingo, Mark BC R. Perez, Dan Jacob F. Prof. Christian Baña Thesis Adviser Approved by: ___________________________ Research Professor ___________________________ Date cc. College Dean Research Office Form R-11.2 Republic of the Philippines Pamantasan ng Lungsod ng Muntinlupa Research Office College of Information Technology and Computer Studies Final Defense Researcher: 1. Patingo, Mark BC R. 2. Perez, Dan Jacob F. Title: “AN AUTOMATED MEDICAL RECORD SYSTEM FOR MUNTINLUPA LYING-INN CENTER” Suggestions: Chapter3:___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________ Chapter4:___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________ Remarks: For Redefense: ( ) Minor Revision: ( ) Satisfactory: ( ) Group Grade:________________...
Words: 669 - Pages: 3
...The College Student’s Perception of Healthful Eating Abstract Current research suggests college students have fluctuating eating patterns and are confused about what constitutes a healthful diet. The purpose of this study was to identify the sources by which college students receive nutritional information and what constitutes the best dietary plan for maintaining a healthful lifestyle. The survey instrument used in this study measured the perceptions of college students about their practices in healthful eating and the sources they consulted to receive healthful eating information. It aligned with research that suggests college students choose to consult peers and the Internet for nutritional information over the consultation of a professional. The survey also suggested that college students understand fast food to be contradictory to a healthful lifestyle and choose to minimize their carbohydrate intake but are confused about the best dietary plan to maintain a healthful lifestyle. The results indicate that college students consult their peers and the internet over a professional with regards to healthful eating and that professionals in nutrition should find creative ways to demonstrate proper nutritional habits through the use of peer teaching and through avenues such as the Internet. Introduction Current college students and twenty-first century adults assimilate a wide spectrum of opinions on what determines if a person is healthy or not. Keeling’s research revealed...
Words: 3863 - Pages: 16
...VARFÖR BILDAS ORKANER?! ERIK THOLLÈN, POJAN TEYMOURI, FILIP CARLSIÖ 1.1 Innehållsförteckning 1.1 Innehållsförteckning 1.2 Inledning 1.3 Definition 1.4 Varför bildas tropiska cykloner? 1.5 Orkanens öga 1.6 Var bildas tropiska cykloner? i ii ii 1 2 2 3 3 4 4 4 5 6 6 6 7 9 2.3.1 Australien 2.3.2 Kap Verde 2.3.3 Västra Stilla Havet 2.3.4 Övriga områden 1.7 De tropiska cyklonernas rörelsemönster 1.8 En tropisk cyklons upplösning 1.9 Inverkan på vårt klimat 1.10 1.11 Skadeverkningar Klassificeringar av tropiska cykloner 3.3.1 Saffir-Simpsonskalan 1.12 Källförteckning i 1.2 Inledning Våran ursprungliga frågeställning var: varför bildas orkaner? Efter närmare efterforskning insåg vi att orkaner är förhållandevis vanliga och uppstår på en mängd olika platser på jorden. Därför valde vi att istället inrikta oss på tropiska cykloner och ändrade våran frågeställning till: varför bildas tropiska cykloner? Tropiska cykloner har i årtusenden facinerat människor med sin speciella form och kraft. Detta fenomen är i många fall förödande för de många människor som lever i de utsatta områden nära kusten, men inte minst drabbas även sjöfarten hårt. Vi kan förundras över var ord som typhoon och hurricane kommer från men allt har sin bakgrund från dess geografiska placering och namnen på de lokala gudar. Gudar som har en sak gemensamt; det är gudar över just förstörelse, kaos och tumult. (Atlantic Oceanographic and Meteorological Laboratory (AOML), u.å) Varje år bildas...
Words: 2578 - Pages: 11
...* Amerika Kurtuluş Savaşı'nın bir safhasında İspanya Sömürge Ordusu'nu tecrit edebilmek için Kübalı General Garcia'nın ordusuna talimat göndermek icabetti. Cumhurbaşkanı Mc Kinley, General Garcia'ya bir mektup yazdı. Mektubun süratle yerine ulaşması gerekiyordu. Başkomutanlık karargahında Garcia hakkında bilgi yoktu, neredeydi, nasıl gidilirdi, hepsi meçhuldü. Mektubu götürmeye Teğmen Rowan görevlendirildi. Teğmen Rowan mektubu aldı, torbasına koydu, gitti, döndü, tekmilini verdi. Garcia talimata uyacaktı. Teğmen Rowan mektubu alınca: "Bu Garcia da kimdir? Nerede bulunuyor? Oraya nasıl gidilir? Atla mı, trenle mi? Harcırahımı kim verecek? Arkadaşım Thomas ata daha iyi biner, onu gönderirseniz olmaz mıydı? Eşim biraz rahatsız, hem bu hafta izin sırasındaydım" demedi. Benim burada anlatmak istediğim, Teğmen Rovvan'ın dört gün sonra Küba kıyılarına ulaşmasının, ormanlara dalarak üç haftalık bir seyahati yaya olarak tamamlamasının, dağlarda ve ormanlarda Garcia'yı bulmasının hikayesi değildir. Burada anlatmak istediğim husus, bu adamın kişiliğinin her okula örnek insan modeli olarak tanıtılmasının gerekliliğidir. Dünyanın her yerinde. Allah'ın her günü, milyonlarca yöneticinin Garcia'ya gönderecek mektubu vardır. Öte yandan, gençlerin muhtaç oldukları bilgiler sadece bir dizi teoriler değildir. Kendilerinden istenen vazifeleri kendi iradeleri ile sonuçlandırma idrakine ve eğitimine de sahip olmalarıdır. Bugün en çok muhtaç olduğumuz budur. Hizmette fertlerin ilgisizliği ve bilgisizliği...
Words: 528 - Pages: 3