Free Essay

Neden Böyle Bilgeyim

In:

Submitted By ggamzesahin
Words 626
Pages 3
Nietzsche Ecce Homo’ya Neden Böyle bilgeyim?( "Why I Am So Wise") sorusuyla başlıyor. Daha sonra kendi yaşamını, soyunun nereden geldiğini, anne ve babasından aldığı soy özelliklerini ele alarak bu soruyu cevaplıyor. Nietzsche’nin bu girişimini Plato’nun Apology kitabında geçtiği üzere Socrates’in ‘’i know nothing except the fact that my ignorance’’ sözüne ve Plato felsefesine karşı bir tutum olarak ele alabilir miyiz ? N. Ecce homo nun ilk bölümünde annesinden ve babasından yani yaşamın alt ve en üst sınıfından aldığı özellikler sayesinde yaşamın tüm sorunlarına dair tarafsız bir tutum sergileyebildiğini açıklıyor. Babasının soylu bir insan oluşundan kaynaklı ayrıcalığı övüyor, babasının kendisine kral Friedrich Wilhelm’den esinlenerek verdiği ismini şerefli bir isim olarak değerlendiriyor. Ve gene babası sayesinde polonyalı soyluların ataları olduğunu Alman olarak adlandırılamayacağını kaldı ki yeni tanıştığı insanlar tarafından da polonyalı olduğuna dair tahminlerde bulunulduğunu alman değil de kırma bir alman olarak adlandırılabileceğini söylüyor. Kısacası babasına dair ve babasından dolayı sahip olduğu herşeyi yükseklere çıkarıyor ve babasını ‘doğuş’olarak figüre ediyor. Doğuş yani hayatı olumlama, yaşama karşı neşeli, coşkulu bir evet deyiş. ('struggle for existence' olarakta yazabilirsin) Annesinin tam bir alman olduğunu ve annesinden aldığı bu soya rağmen alman olarak değerlendirilmemesi gerektiğini hem polonyalı soyuna hem de özelliklerine sahip olduğunu söylüyor. Bu ifadelerinden alman olamaya dair olumsuz düşüncelere sahip olduğu ve almanlığın özelliklerini eleştirdiği fikrine varabiliriz. Nietzsche babasına dair övgü dolu sözlerinin aksine annesini ve annesinden dolayı sahip olduğu özellikleri oldukça eleştiriyor ve bu özellikleri ‘decadent’ çöküş olarak figüre ediyor. Decadent yani kötümserlik, yaşamı olduğu gibi kabullenmeme. Nietzsche Sokrates’in diyalektik yöntemini ve bildiğim bir şey varsa o da hiçbirşey bilmediğimdir tavrını, Platon’un felsefesini ve idealizmini decadent olarak değerlendiriyor. Apollonculukla yani içgüdüye karşı aklı koymakla suçluyor bu felsefeyi. Bu felsefe anlayışının karşısına dionysosçuluğu yani yaşama karşı coşkuyu, olumlamayı koyuyor. Anne ve baba figürlerine dair yaptığı ayrım gibi yunanlılarda pessimizm ve iyimserlik gibi bir ayrım yapıyor ve bu ayrımı yakalayan ilk kişi olduğunu Sokrates ve Platon’un decadance özelliklerini felsefe tarihindeilk kendisinin keşfettiğini, onları psikolojik kavrayışındaki dehası sayesinde yakaladığını ifade ediyor. Anne ve baba figürleri arasında yaptığı decadant ayrımından güçlü-zayıf olan ayrımını kolaylıkla çıkarabiliriz. Decadent olarak anneyi; zayıf ve korkak olanı işaret ediyor. Baba ise gücün temsilcisi. Nietzsche’nin decadenlıkla eleştirdiği Sokrates ve Platon’u aynı zamanda zayıflıkla itham ettiği sonucuna buradan varabiliriz. Onları yaşamın hakikatine(the truth) ‘evet’ demekten korkup kaçtıklarını ve bunun zayıflıklarından kaynaklandığını söylüyor. Nietzsche her ne kadar Platon’u pessimizmle suçlasa ve onun bu suçunun farkına varabilen ilk kişi olmakla övünse bile kendine dair bu övgüden onu bir bilge olarak kabul ettiğini ve onun bilgeliğini aşma çabasına girdiğini söyleyebiliriz. Yani bir kabulden kaynaklanan Platon’u aşma hırsı ve isteği. Neden bu kadar bilgeyim sorusunu sormasının sebebi aslında Platon gibi bir dehayı aşabilmiş daha yüksek bir deha olarak kendini gösterme isteğinden ibaret. Sokrates’in kendini bir bilmeyen olarak tanımlaması Nietzsche’ye göre korkakça ve zayıflara mahsus bir hareket. O bir bilge olduğunu korkusuzca söyleyebilecek gücü kendinde buluyor. Platon’un babasından gelen soyluluğun üstünde durmasını gene Platon’u yenmek adına bir girişim olarak kabul edebiliriz. Platon, yunan toplumunda soylu olarak bilinen ün, para ve güç sahibi bir insandı. Nietzsche, babasından aldığı soylu özellikler kadar annesinde gördüğü decadent olana dair özellikler sayesinde yaşamın hakikatini kavrama yetisine sahip olabildiğini yani babası sayesinde platon’dan soyluluk anlamında aşağı kalmadığını yanıbaşındaki annesi sayesinde decadant’a dair olanı sürekli gözlemleyebildiği için decadent olanı gördüğü anda yakalayabildiğini ve Platon’u da bu sayede yakalayabildiğini söylüyor. İnsanın as "Why I Am So Wise", "Why I Am So Clever", "Why I Write Such Good Books" and "Why I Am a Destiny" gibi soruları kendine sormasını ve cevaplarını bir kitap aracılığıyla paylaşma isteğini mizahi bir yaklaşımla veya çok büyük bir özgüvenle ya da tam tersine kıskançlıktan kaynaklanan kendini övme dürtüsüyle açıklayabiliriz. Hatta daha farklı açıklamalarla karşılaşmakta mümkün mesela çoğunlukla Nietzsche için kullanılan delilik gibi. Hangi sebeple sorulursa sorulsun felsefeyle alakasız herhangi bir okuyucu için bile çok çarpıcı ve ilgili çekici sorular.

Similar Documents