Free Essay

Asaf

In:

Submitted By yalcinakin142
Words 3127
Pages 13
Max Frisch - Stiller (YKY)
"Gerçek bir hayat, sararmış bir albümde değil de yaşayan bir şeyde biriken bir hayattır. Tanrı bilir ya, mutlaka çok önemli, tarihe mal olmuş, unutulmaz olmak zorunda değildir." (s.62)

"İnsanın kendi kendisiyle özdeşleşmesi. Yoksa hiç var olmamış demektir!" (s.62)

"Belki de hayat, gerçek hayat suskundur -geriye resim de bırakmaz." (s.62)

"İnat gerçek bağımsızlığın tam tersidir." (s.79)

"Yazmak, okuyucularla bağlantı kurmak değildir, insanın kendi kendisiyle bağlantı kurması da değildir, yazmak ifade edilemeyenle bağlantı kurmaktır." (s.315)

"Çocukluk çağı dışında müthiş bir yılgınlık vardır." (s.354)

Mehmet Eroğlu- Issızlığın Ortasında
"Gerçek, insanın dünyayı nasıl düşlediğidir, ama hiçbir şey zaman kadar gerçek değildir (...) Zaman korkulacak tek gerçektir. Çünkü insanların unutmak için çıldırdıkları iki büyük gerçeği bağlar birbirine. Doğum ve ölüm (...) İnsanlar o iki gerçeğin arasına gerilen incecik ipin üstündedirler ve bütün çırpınışları ipten düşmemek içindir... O ip durmadan kısalır, insanlar birbirlerini boğazlar. İki uç birleşinceye kadar sürer o boğazlaşma." (s.46)

" 'Tatlı'. Ortalama, zararsız biri anlamına gelen o bayağı sıfat." (s.73)

"Kararsızlık yanlış karardan daha kötü bir illet. Kararlı düşünceyle gerçekleşmeyen eylem ölü doğmuş bir eylemdir." (s.84)

"Galiba biz sonu gelmiş kavramlara sığındık bu kavgada. Dünyayı değiştirecektik ama değiştirmeye çalıştığımız dünyanın ne denli değiştiğini anlayamadık. Oysa artık kimsenin kahramanlara aldırdığı yok. Kahramanların sonu geldi, soyları tükendi. Belkemiğine bir sopa ve işin bitik..." (s.114)

"İnsanın gideceği, varacağı bir yer kalmamışken içine dönmesi kadar doğal ne olabilir." (s.194)

"Ayrıntı dediklerin Tanrı'nın bağışı bize. Ayrıntılar olmasa gerçekler de olmazdı." (s.234)

"Soyluluk esas olarak tersyüz edilmiş vahşetten başka bir şey değildir. Belki de üzerine geçirilen cila." (s.278)

"Çılgınlığı kahramanlıkla eş tuttunuz. Kahramanlık adına içinizdeki şiddeti, o pislikleri kustunuz..." (s.295)

Bir kitapta okumuş, bir filmde izlemiş gibiyim beraberliğimizi." (s.57)
Sylvie Germain - Amber Gece (Can Yayınları)
Kitap kapanmıyordu, böğürleri paramparça bir bellekle kolonlanmış omuzları öbür insanların yükünü taşımak için yaratılmış insanın adımlarıyla, sayfa sayfa yeniden yola koyuluyordu." (s.11)

"İkisi de ortak bir şiddetin baskısı altındaydı, biri unutmanın öbürü anımsamanın (...) Birbirlerine çarpıp geçiyorlardı, yitik kalpli, iki başıboş beden." (s.44)

"Belleği; masalı, sonsuzluğu." (s.47)

"Ağaçların gücünü ve huzurunu seviyordu, bir de sessizliklerini ve koyu gölgelerini. Onların toprağa bağlı ve göklere doğru uzanmış olduklarını ve bulutlara doğru yükselirken toprağa daha derin kök saldıklarını bilmek hoşuna gidiyordu." (s.48)

"Öyle bir şarkı ki, bellekte kalmaz da, alabildiğine içe akıtılmış gözyaşları gibi, yavaş yavaş kana karışır ve yüreğin en derin yerine oturur kalır. Öylesine şarkılar ki, bunlara şarkı denmez, suskunluğun en uç noktasında fısıl fısıl gözyaşlarıdır bunlar, gizliden gizliye yüreğe dalan yarı-saydam yaşlar..." (s.53)

"Müzik ve rüzgar, insanı oradan oraya gezdiren iki çok yalın güç." (s.85)

"Savaş buydu işte, insanları bıkmadan usanmadan, doymak bilmez midesine indiren ve onları tüm varlıklarıyla mahveden bir canavar anaydı o, değişmez bir gerçekti bu." (s.106)

"Savaş gittikçe daraltıyordu sözcüklerin sınırlarını. Sonuçta koskoca toprak parçaları, fiziki ve beşeri coğrafyanın dışına koyarak, gülünç ve felaketzede sözcüklerle belirlenen yerler olup çıkıyordu. Bağımsızlık diye haykırıyordu kimileri ve vatanı kurtarmak, onu onuruna kavuşturmak için, ateşle ve kanla savunuyorlardı ülkeyi. Uzlaşma diye bağırıyorlardı kimileri de. Ve kendilerinin olmayan bir ülkenin efendisi olarak kalmak isteğiyle, uzlaşmaya gitmeye çalışırlarken, direnişin şiddetiyle ve çılgınlaşmasıyla birlikte kendi kendileri de kangren oluyorlardı. Bağımsızlık-uzlaşma, bağıra çağıra söylenen, ama kulağa girmeyen, insansal anlamını yitirmiş bu sözcüklerle varılan yer: Cebel-batağı, bu lafların müthiş kofluğunun ağırlığını ve yalan oluşlarının yarattığı tehlikeli sonuçları özetleyen cebel-batağı." (s.109)

"Savaşın, tüm savaşların gizli nedenine geliniyordu: Taşağa taşak. Bir onur konusu, erkekler arasında bir övünç, bir güç ve itibar sayılan belden aşağısı üzerine oynanan, sonu gelmez büyük trajedi." (s.114)

"Düşmanların adı yoktur, katillerin adı olmaz. Adsızdır onlar, sanki zulüm ve cinayet, adlarının üstünü örtmüştür, yok etmiştir adlarını." (s.116)

"Savaşın, yasın, acının veya utancın yaraladığı tüm insanlar gibi yıkımlarının ve acılarının boyutunda sözcük bulamıyorlardı." (s.118)

"Yaşadığım şu an için varım ben, çok kısa bir an. Sürekli olmayan, bağlantısız, boşlukta dönüp duran onların bir ışıltısı gibi." (s.130)

"Ulusların hep iki belleği vardır: Biri uzun sürelidir, uzadıkça uzar, bu kahramanlık ve zaferle ilgili yandır, daha da uzunu, öcle ilgili olanıdır, meşin gibi sağlamdır o, sürdükçe sürer! Bir de kısa süreli bellek vardır, çok kısa süreli, utanç ve bozgunla ilgili bellek. Bu gelişmemiş belleğin bittiği yerde, daha da duyarsızlaşmış, güdük bir bellek vardır: Anımsamaktan kaçınır, vicdanı rahatsız eden, suçluluk duyuran şeyleri yadsır." (s.132)

"Onlar için gerçek, düşe ve düşsele bitmez tükenmez bir çağrı, serüvene, arzuya ve gezip görmeye sürekli bir isteklendirme oluyordu." (s.137)

"Sevmiyordu insanları. İnsanoğlu kafasını kurcalıyordu. İlk hayvanlığından yarı sıyrılmış bir hayvandan başka bir şey görmüyordu onda, topraktan ve çamurdan yarı sapmış bir hayvan. Değişimi yarım kaldığı için canavarlaşmış bir hayvan." (s.143)

"İnsanlar delilerin söyledikleri şeylere pek kulak asmazlar, onlara pek yaklaşmamaya dikkat ederler (...) Delilerin sınırları aşmada gösterdikleri pervasızlıkları ve gülünç acılarıyla yaptıkları şeyleri, tiksintiyle olduğu kadar, doymak bilmez bir açlıkla seyrederler." (s.161)

"Belleği bir kitaplıktan çok, alabildiğine geniş bir kuşhaneyi ya da bir serayı anımsatıyordu, çünkü bir kitabı okur okumaz, bu metinlerden sürüyle sözcük üretiyordu ve bunlar onda görüntü, ses, hareket halinde değişimlere uğruyordu. Kitaplar, onda yaşamaya başlıyordu, tuhaf, hepten, beyinsel, ama derin, biraz delifişek bir yaşamdı bu." (s.239)

"Yürek yalnız bir avcıdır. Gözü körleşmiş, öfkeden deliye dönecek kadar inatçı. Kimi zaman kendi kendini vuracak kadar mantıksız bir avcı." (s.251)

"Tanrıya dönüp ölçüsüz ve sonu gelmez biçimde anlamsız bir umuda ya da öfkeye kapılarak haykıran yalnızca insan değildi, Tanrı da insana dönüp haykırıyordu. Tanrı da insanlardan sevgi dileniyordu." (s.303)
Murathan Mungan - Üç Aynalı Kırık Oda
Donarak ölmek gibidir ruhun çürümesi; için için eksilirsin, yavaş yavaş uyuşursun, hiçbir şey hissetmemeye başlarsın, sonra sen uykuya daldığını sandığında, ölmüşsündür aslında. Ölmüş olduğunu bile bilmemektir bu. Şu meydanlar, caddeler, sokaklar, ölmüş ruhlarıyla yürüyen insanlarla dolu!" (s.137)

"Can sıkıntısının da kendine göre bir ilmi vardır. İyi kullanırsan öğretici olabilir." (s.138)

"Hayat dersi dedikleri, iş işten geçmeden farkına varmaktır yalnızca." (s.140)

"Bazen kötü bir yol, insanı iyi bir sona ulaştırabilir." (s.140)

Erkeklerin çoğu rüya körüdür. Rüya erkeklerin gözünden alınmıştır, onların gözleri, sahip olmak, elde etmek, mülk edinmek, fethetmek, rekabet, hırs, yarış içinde çoraklaşıp kurumuştur." (s.144)

"Bazı kadınlar arasında kadın olmanın yetmediği büyük uzaklıklar vardır." (s.148)

"Düşlerimin sessizliğinde yaşadım." (s.159)

"Bu memlekette bir tek şeye güvenebilirsin: Unutkanlığa!" (s.195)

"Bazen insanlar hiç yaşamadıkları şeyleri diğerlerinden daha iyi gözlerler." (s.198)

"Geçmişe hiç dokunulamıyor. Hatıra, zalim kudretini dokunulamazlığından alıyor." (s.210)

"Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır." (s.218)
Ian McEwan – Cumartesi
Yalnızca çocuklar, aslında bebekler, her dileklerinin yerine geleceğini sanırlar; belki de diktatörlere o çocuksu havalarını veren de budur. Elde edemeyecekleri şeylere el uzatırlar. Hayal kırıklığına uğrarlarsa hiddetlenip kıyım yapabilirler." (s.43)

"Kötü şeyler hayal etme alışkanlığı, tehlikeli bir dünyadaki doğal ayıklamanın mirası." (s.44)

"O yalnızlık hep vardu, içinden geldiği gibi hareket etmesini engelleyen, heyecan düzeyini sınırlayan bir ihtiyattı." (s.51)

"Güneşin doğuşu genellikle kırlarda olur, kentlerde ise sadece bir ayrıntıdır." (s.53)

"Evlilik uyumunun bütün temellerinin özensizce tek bir an'a tıkıştırılıp tıkıştırılmadığını merak ediyor." (s.55)

"Ulusu bir arada tutan yalnızca terör, bütün sistem korku üzerine kurulu ve hiç kimse bunun nasıl durdurulacağını bilmiyor." (s.65)
John Fowles - Fransız Teğmenin Kadını (Ayrıntı Yayınları)
Çağımızın sözde en büyük tasası, zaman kıtlığıdır: Toplumlarımızdaki zeka ve paranın son derece büyük bir bölümünü işleri daha hızlı yapmak için harcamamızın nedeni, bilime ve bilgeliğe karşı duyduğumuz çıkar tanımaz sevgi değil, budur; insanoğlunun nihai amacı mükemmel bir insanlığa değil de şimşek olup çakmaya, ışık hızına ulaşmaya çalışmaktır adeta." (s.16)

"Çevresindekileri kurgusal karakterler olarak görüyor, haklarında şiirsel yargılarda bulunuyordu." (s.54)

"Gözleri zekasını ve ruh bağımsızlığını gizleyemiyordu; ayrıca her türlü yakınlığı reddini ve kendisi olmaktaki kararlılığını da." (s.113)

"Tiyatroda trajedi gayet hoştu hoş olmasına da normal yaşamda sapkınlık gibi görünebilirdi." (s.117)

"İnsan yüreği insan beynini gaddarca bir süratle hükmü altına alır." (s.134)

"Koruyucu renk değiştirme, yani insanın çevresiyle uyum sağlamayı öğrenerek yaşamını sürdürmesi-yaşının ya da sosyal sınıfının gereklerini sorgulamaksızın, ya da bu şekilde resmiyete sığınışını sosyolojik olarak açıklayabiliriz. İnsan böyle kılıç üstünde yürürken -her yerde var olan ekonomik baskı, cinsellikten korku, mekanist bilim akımı- kendi saçma gerginliğine gözlerini kapayabilme becerisi çok gerekliydi." (s.135)

"Modaya karşı tümüyle kayıtsız gibi görünüyordu; buna rağmen hala hayattaydı, tıpkı yaban güllerinin sera çiçeklerine rağmen hayatlarını sürdürmeleri gibi." (s.156)

"Dünya bir genellikse benim hep bir istisna kalacağımı buyuran bir ferman vardı sanki." (s.159)

"Bir şeyi görmek, o şeyi kabul etmek demek değildir." (s.161)

"Homo sapiensin trajedisi, yaşama şansı en az olanların çok fazla üremeleridir." (s.208)

"Gizemi, güçlüğü, yasaklanmışlığın tadını yerle bir ederek, hazzı da yerle bir etmiş olduk." (s.249)

"Her çağda, tanıkların ve yazıp çizenlerin büyük çoğunluğu eğitim görmüş sınıflardan çıkar; bu da tarih boyunca gerçekliğin azınlık tarafından saptırılmasına neden olur." (s.249)

"İlerleme de huysuz bir ata benzer. Ya sen ona binersin, ya da o seni çiğner." (s.264)

"Kendisini tanıyan ve eğitilmiş herkes kendini kendi çölünde bulur." (s.271)

"Zamirler insanların uydurduğu korkunç maskelerdir." (s.304)

"Bebek bekleyen annelerin o ağır, telaşsız yürüyüşünde bir şeyler vardır; dünyanın en yumuşak kibiri olsa bile bir kibir." (s.384)

"Yalnızlığında sahip çıkabileceği bir şeyler vardı; toplum dışı biriydi o, diğerleri gibi olmayandı, ister aptalca olsun ister akıllıca pek az insanın alabileceği bir kararın sonucuydu." (s.392)

"Hayatın bir simge olmadığını, tek bir bilmece ve onu bilememekten ibaret olmadığını, tek bir yüzü olmadığını ya da zarlar bir kere kötü gelmişse hemen bırakılamayacağını anlamaya başlamıştı; her ne kadar yetersiz, boş, ümitsiz olsa da katlanılmalıydı hayata..." (s.425)
Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan
"Sen dünyada ne kadar antikalık yapmak istersen, hayat da önüne o kadar gündelik hadiseler çıkarıyor." (s.24)

"Karanlık ve karışık olmak suretiyle derin ve manalı görünmek hilesine başvuruyorlar." (s.251)

"İnsanların en zayıf yanları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden, inanmak için çırpınan kalabalıktır." (s.252)
Simone De Beauvoir - Güzel Görüntüler
"Kümese kapatılmış, onu da tüm evren sanan tavuklara benziyoruz. Yeryüzünde bile küçücük bir çemberin içine kapanıp kalmışız." (s.30)

"Bir erkeğe bağlanıldığı sanılır; oysa kendi herhangi bir düşüncene, bir özgürlük ya da beklenmedik bir olayın görüntüsüne, seraplara bağlısındır." (s.38)

"Her an için kendi kendinin dostu ve sıcak yuvası olmak..." (s.41)

"Yakında teknik, doğanın kendisi gibi görünecek ve tümü ile insanca olmayan bir evrende yaşayacağız." (s.47)

"Müzikte dile getirilen o soylu üzüntülerle hiç ilgisi yok gerçek üzüntülerin." (s.76)

"Kardeş ruhlar öyküsüne kitaplardan başka bir yerde rastlanır mı?" (78)

"Niye çoğu kez, bazılarının zevki, başkalarının gözyaşlarıyla son bulur?" (s.94)

"Bir intihar olayı okuyunca, insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değil, intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir." (s.98)

"Yaşantımız tek başına taşımak zorunda olduğumuz, pek çok tehlikelerle karşı karşıya kalan, dayanıksız bir yapıttır." (s.113)

"Sessizliğin değil, boş anlamsız sözlerin verdiği o huzursuzluğu; nezaket perdesi altındaki bu boşluğu ve mesafeyi göremiyor muydu?" (s.161)
Amelie Nothomb - Açlığın Biyografisi
Halkının sözde eşsiz niteliğiyle kafamızı ütüleyen her ulusun, açlık çevresinde kurulmuş bir denklemi vardır." (s.14)

"Senden asıl beklenen yaşıtlarına benzer davranmaktı." (s.19)

"Ben çağlayandım, varlıktım, varlık olmamanın kökten yokluğuydum, sularının en kabarık olduğu andaki ırmaktım, yaşamı dağıtandım, yakarılması gereken güçtüm." (s.24)

"Tanrısal besin çikolatadır. Yalnızca Tanrı'ya inanmak için değil, aynı zamanda onun huzurundaymış gibi duyumsamak için insanın ağzında en iyisinden bir parça çikolata bulunmasu yeterli değil miydi? Tanrı çikolata değil, çikolatayla onun değerini anlayabilecek bir damak arasındaki buluşmadır." (s.26)

"Suratlarındaki zoraki tatlılık ayrı bir hainlik belirtisiydi." (s.27)

"Gizemli konuları işleyen metinler, dinmek bilmeyen susuzluklarla dolup taşar." (s.36)

"Roman denilen o zevk ve hüzün aynaları..." (s.57)

"Amerikalılar ve Fransızlar, bir insanın Amerikalı ya da Fransız olmamasına her zaman şaşırırlardı." (s.71)

"İnsan tek bir sözcük yüzünden yaşamını mahvedebilirmiş." (s.95)

"Batan gemiden kurtulan birinin bir sala sarılması gibi, biz de okumaya sarılmıştık." (s.117)

"Anlamamak, yazı yazmak için bulunmaz bir mayadır." (s.146)
Virginia Woolf - Deniz Feneriv
Altı yaşındayken bile bir duygusunu ötekinden ayrı tutamayan; gelecek günlere yönelik tasarıların gölgesini hem sevinçleri, hem üzüntüleriyle, yaşamakta olduğu an'ın üstüne düşüren o çoğunluktandı; çünkü bu kimseler için daha küçücük bir çocukken bile herhangi bir yeni heyecan, doğduğu an'ı, ister verdiği ferahlık, ister bunaltısı ile öteki anlardan ayırıp tek başına vurgulayacak güçtedir." (s.15)

"Yaşam çetindir; en parlak umutlarımızın söndüğü, çürük teknemizin karanlıkta yok olduğu o efsane ülkesine geçiş de her şeyden önce yüreklilik, doğruluk, tüm acılara dayanma gücü isteyen bir geçiştir." (s.16)

"Zihinden geçen düşünceleri izlemek, not edilemeyecek kadar hızla konuşan bir sesi izlemek gibiydi." (s.39)

"İnsan bir ekspreste giderken okuduğu sayfadan başını kaldırıp pencereden dışarı baktığında, gözüne ilişen bir çiftliği, bir ağacı, bir bölük kulübeyi, nasıl okumakta olduğu şeyin resmiymiş gibi, o şeyi doğruluyormuş gibi görür ve ondan sonra, nasıl güçlenmiş, güven bulmuş olarak önündeki kitaba dönerse, öylece ona da, birbirinden hiç ayırt etmeden baktığı karısı ve çocuğu ona güç ve güven verdi." (s.49)

"İki bin yıl nedir ki? Gerçekten de bir dağ tepesinden aşağı, çağların sonsuz bozkırlarına şöyle bir bakarsanız, bu iki bin yılın ne değeri olurdu ki? Ayakkabınızın ucuyla vurup fırlattığınız taş parçası bile Shakespeare'den daha çok yaşayacak." (s.52)

"Düşüncelerinde bu kadar yürekli olan bir adam, yaşamda niçin bu kadar korkak oluyordu?" (s.64)

"Yaşamla arasında bir alışveriş sürüyordu; yaşam bir yanda, kendisi öbür yanda; o yaşamdan daha kazançlı çıkkmaya çalışıyordu, yaşam da ondan. Bazen de (kendi kendine olduğu zamanlar) karşılıklı geçip anlaşma yolları ararlardı." (s.81)

"İnsanın yalnız başına olunca, eşyadan, cansız şeylerden, ağaçlardan, ırmaklardan, çiçeklerden güç alması; onların kendisini belirttiklerini, kendisiyle bütünleştiklerini, kendisini bildiklerini, bir bakıma kendisi olduklarını duyması, kendine duyduğu akıl almaz sevecenliği onlara karşı da duyması -tüm bunlar ne kadar tuhaftı!" (s.86)

"Dünyanın yapamayacağı bir kötülük yoktu." (s.86)

"Sanki sıradan şeylere karşı sağır, dilsiz ve kör olarak doğmuştu da, sade olağanüstü şeyler karşısında bir şahin gibi güçlü gözleri vardı." (s.93)

"Neden böyle tüm varlığı, rüzgar önünde bir başak gibi yerlere kadar eğiliyordu?" (s.112)

"Arkadaşlık denen şeyin, en köklüsünün bile, bu kadar geçici oluşu onu şaşırtıyordu." (s.116)

"Tıpkı bir midye kabuğu gibi kumsalda bir başına kalmıştı; içinden yaşamın çıkıp gittiği bu kabuğu artık kuru tuz tanecikleri dolduracaktı." (s.173)

"Öyle anlar vardır ki, insan ne bir şey düşünebilir, ne bir şey hissedebilir. Peki ama, insan böyle hem düşünemiyor hem de hissedemiyorsa, nerededir acaba?" (s.240)

"Tüm bedeni, dışından sanki donmuştu ama içinde sonsuz bir hız, bir devinim vardı." (s.249)

İnsan hem her zaman olduğu gibi, sandalyeyi yine bir sandalye, masayı yine bir masa olarak görsün istiyor, hem de bu şey kendini heyecanlandırsın, coştursun istiyor." (s.250)
Richard Bach - Sonsuza Uzanan Köprü
En gelişmiş insanlar, en yalnız olan onlar!" (s.12)

"Bir şeyi yaşamına katmak istiyorsan, zaten orada olduğunu düşün." (s.19)

"Ne kadar tatsız olurlarsa olsunlar, başımıza gelenler, ne öğrenmemiz gerektiğini öğrenmemiz açısından gereklidirler." (s.58)

"Herkesin içinde bir yerde üzerinde 'benimle en fazla buraya kadar ileri gidebilirsin' yazan demir bir plakayla sıra sıra çiviler vardır." (s.60)

"Bir yazarın boş bir birinci sayfa ile ne yaptığını bilmek istiyordum. Onların sözcüklerini okuduğumda zihnime ve ruhuma ne yapıyorlardı? Beni seviyorlar mı, küçümsüyorlar mı, yoksa umursamıyorlar mıydı? Bazı yazarların kloroform, bazılarının da karanfil ve zencefil olduklarını saptadım." (s.96)

"Yüzeye inandığımız için yüzeylerin bizler olmadığını unuturuz." (s.121)

"Duyarsız insanlarla duyarlı bir bağlantı kurmanın yolu yok." (s.132)

"Özgürlük mutluluk demekti." (s.134)

"Yalnızlığın zıttı birliktelik değildir. Karşılıklı yakınlık ve anlayıştır." (s.141)

"Bütün dillerde anlamı en çok bozulan sözcükler, Tanrı ve sevgidir." (s.168)

"Hükümetlerin ileri görüşlülüğü hemen hemen sıfırdır ve ahnaklık, şiddet ve yıkıcılık kapasiteleri de hemen hemen sonsuzdur." (s.253)

"Diğer benlerle tanışmak, düşlerden dünyalar yaratmak ve değişerek oralarda yaşamak." (s.283)

"Ben senken bilmeyi dilediklerim. Bunları bir zamanki çocuk halimize bir verebilsek!" (s.285)

"Bir insanı çabucak anlamak istediğimde, kitaplığına bir göz atmak yeter." (s.289)

"Eğer tüm dünya, bütün uzay-zaman bir düş ise, buradan ayrılmak istemiyoruz diye haykıracağımıza, niye başka bir yerde sakin ve mutlu olarak uyanmıyoruz?" (s.297)

"Bir başkasının yanıtlarını dinlediğimizde o kişiyi gerçekten dinlemiyoruzdur. Onlarla konuşurken kendimizi dinliyoruz; şurası doğru, şurası saçma, burası yine doğru diyen kendimizdir." (s.307)

"Hepimizin kendi gizi, kendi serüveni var." (s.315)
Cesare Pavese - Ay ve Şenlik Ateşleri (Adam Yayınları)
Belki bu insanlar da kendilerini otların üzerine bırakmak ve kurbağaların sesine uymak ve bir kadının boyu kadar bir toprağa sahip olmak ve orada gerçekten uyumak ve korkmamak istiyorlardı. Ve yine de büyük bir ülkeydi burası, herkese yetecek kadar şey vardı. Kadınlar vardı, toprak vardı, para vardı. Ama hiç kimse yeteri kadarına sahip değildi bunların, hiç kimse ne kadar şeyi olursa olsun bir an durmuyordu; ve tarlalar, bağlar ulusal parklar gibiydi, istasyonlarda görülenlere benzer çiçek tarhları, ya da kavrulmuş boş topraklar, dökme demirden dağlar. Burası insanın yerleşip de başını dinleyeceği ve başkalarına 'İyi ya da kötü buradayım. Bırakın, iyi ya da kötü burada huzur içinde yaşayayım' diyebileceği bir ülke değildi. Beni korkutan da buydu."
Tom Robbins - Dur Bir Mola Ver(Another Roadside Attraction), Ayrıntı Yayınları
Sanatçının işlevi, hayatın sunmadıklarını sunmaktır." (s.14)

"İçeriğe, bizleri etkileme, harekete geçirme becerisini veren şey üslup; içeriği umursamamızı sağlayan şey üslup." (s.21)

"Garip şahıs diye bir şey yoktur. Sadece kimi insanlar diğerlerinden daha fazla anlaşılmayı gerektirir o kadar." (s.20)

"Kendini egzotik biçimlerde hayal eden bir düşçüydü o; bir başka düzlemle, belki de başka bir zaman dilimiyle kendisi arasında köprü görevi gördüğünü düşündüğü hayaller kurardı." (s.23)

"Rusya'da ne kadar komünizm varsa, Amerika'da da o kadar demokrasi var. Amerikan ve Rus devletleri birbirinin aynı: Ekonomik totalitarizm. Diğer bir deyişle, tüm soruların cevabı, tüm meselelerin çözümü insanları bedenen ve ruhen en mutlu ve sağlıklı kılacak şeyler tarafından değil, ekonomi tarafından belirlenmekte (...) Ekonomik büyüme doğruları hadım etse de, güzellikleri zehirleyip bir kıtayı bok yığınına çevirse de, tüm medeniyeti delirtse de." (s.47)

"Bir arzunun öyle ahlaksız olduğunu 'söylemek' - ya da inanması daha da güç bir soyutlamaya başvurarak bir arzunun gerçeğe dönüştürülmesini kanuna aykırısaymak- o arzuyu ortadan kaldırmaz." (s.70)

"Yuva yaptılar kalbinin bacalarına, yitirdiğin o kırlangıçlar." (s.114)

"Kararsızlık tüyleri yarı yarıya yolunmuş bir albatros gibi asılıydı boynuna." (s.146)

"Otoriter kişiler, iktidar manyaklar, katı dogmacılar.
İktidar hırsıyla yanıp tutuşan, kanunların ve diğer sağlıksız soyutlamaların müptelası olan ve yönetmek, önderlik etmek, sansürlemek, emretmek, ödüllendirmek, cezalandırmak arzusu taşıyan insanlar. Bu insanlar, kertenkele bokları gibi, sevmeyi bilmeyen, ölümden ve dolayısıyla yaşamdan ödleri kopan insanlar. Kaotik olan, kanun tanımayan, serbest hareket eden ve değişen her şeyden korkuyorlar. Doğadan korkuyorlar, hayatın kendisinden korkuyorlar, hayatı reddediyorlar ve böyle yaptıkları için de Tanrı'yı reddediyorlar.
Gezegeni sarmış en korkak ve en korkutucu memeliler; sevgisiz, anal saplantılı, iktidar manyağı otoriter insanlar. Akıllı, güzel ve özgür olan her şeyi mahvediyorlar.
Otorite, ruhun doğumla ölüm arasında maruz kaldığı en zarar verici travma.(...)
Eskiden beri süregelen o acıklı otorite -isyan döngüsünü devam ettirir; zaman zaman suç ya da delilik olarak addedilen faaliyetlere yol açar." (s.189-190)

"Hayat birisinin içine şans kağıdını koymayı unuttuğu bir şans kurabiyesidir." (s.225)

"Ancak öznelerinden güvenli biçimde uzak kanal yazarlar üçüncü şahıs motifini kullanabilir ya da tüm sözcüklerin en korkağı olan birinci çoğul şahsı -makalelerde geçen, debdebeli ve dolambaçlı biz'i." (s.226)

Similar Documents

Free Essay

Jdkjkdj

...TIMES OF INDIA… DEC 5, 2014 Kin of Nizam soldiers get own homes in Hyderabad TNN | Dec 5, 2014, 01.15 AM IST READ MORE Nizam Soldiers|Nizam Army|Golconda Fort Kin of Nizam soldiers get own homes in Hyderabad Golconda Fort, Hyderabad. RELATED World Congress members to get a glimpse of Hyderabadi wondersNearly 400 BJP activists heldHyderabad bikers go on a Swachh drive to Anantagiri HillsStudents from war-torn countries flock to Hyderabad HYDERABAD: After a decade-long fight with the government, families of former soldiers in the erstwhile Nizam army are set to realize their dream, owning quarters in which they had been staying for decades. In fact, 120 occupants have received title deeds last week. The Hyderabad district administration had set the process of regularization (transfer of rights of government land) of Nizam's ex-servicemen quarters (nearly 700) located at five prime areas — Banjara Darwaja (Old stables, Golconda Fort), Band Lines (Fateh Maidan, Nampally), Mohammadi Lines (2nd Lancer, Shaikpet), Masab Lines (Asifnagar) and Saifabad Lines (AC Guards, Asifnagar) — in the city in 2008. Before the Hyderabad state was merged with the Indian Union, the then administration had allotted these quarters to soldiers in the Nizam army. The Hyderabad district administration had served notices to the occupants to submit the documentary evidence. Responding to the notices, 527 applications were received from 497 occupants. The authorities then verified the applications...

Words: 552 - Pages: 3

Premium Essay

Mahou

...Operational Management – Asaf Bargill, Abhishek Bhattacharya, Gyusub Chung Part One - Mahou 1.1. What is typical flow at this facility? 1.2. What is the capacity at the various processes? Process Maceration Filtration Boiling Fermentation Maturation Bottling Capacity (L / hour) 150,000 75,000 150,000 335,714 167,857 212,300 -1- Operational Management – Asaf Bargill, Abhishek Bhattacharya, Gyusub Chung 1.3. Is there a throughput time here? Process Capacity (L / hour) Cycle Time (hours) Maceration Filtration Boiling Fermentation Maturation Bottling 150,000 75,000 150,000 335,714 167,857 212,300 TOTAL 1 2 1 168 336 2.45 1 * 4 batches = 4 2 * 4 batches = 8 1 * 4 batches = 4 168 hours 336 hours 520,000 / 212,300 = 2.45 526.45 (21.93 days) Effective Time (hours) Note: 4 batches of Maceration, filtration and boiling are used to fill up the tank before the next step (fermentation) can start. So the time taken for 1 batch has been multiplied by 4 for 4 batches. Also, we note there is some time taken to fill up the tanks. We know that each fermentation tank takes up 16 hours to fill up but we don’t have similar data about the pre filling tanks so we have ignored this from our calculation. Our calculations can be further optimized if we receive the tank fill up duration for all the processes. 1.4. What are the inventories held in this facility? The raw materials used in the process – Water, Hops, Malt, Yeast are inventory. WIP is also considered inventory which is when...

Words: 3815 - Pages: 16

Free Essay

Benefast Partner

...ASSIGNMENT 1 CASE STUDY D SUBMITTED TO: SIR ASAF HUMAYUN SUBMITTED BY: HAMDIYA KHAN DATE: 7 OCTOBER 2015 ANSWER 1: Nau’s methodology for operating business is an impressive one as they have made the environmental and social factors a part of their business strategy. This can facilitate them in capturing markets since their products promote a healthy lifestyle. By incorporating these elements in all departments, Nau’s portrays an image of sustainability and social friendly environment while providing it with the opportunity for cost cutting. Yes, Nau’s approach is evidence of the fact that it is being responsible with respect to the environment and is carrying out its operations in an ethical manner. The steps taken by Nau are amazing they have chosen a very good strategy for running their business. At Nau Social and environmental factors are considered as one of the most important portion of their strategy. This can prove to be very beneficial for the company in the long run as they can acquire a larger chunk of the market as compared to their competitors because Nua promote a healthy life style. The above factors give this company competitive edge and also the opportunities for cost cutting. The way Nau is crying out its business provide evidence that their practices are ethical and they are keeping in consideration the well-being of society and environment. ANSWER 2: Nau’s approach is less likely to have a limited appeal as the company has taken measures...

Words: 794 - Pages: 4

Free Essay

India’s Glorious Past War for Wealth & Wealth for War

...India’s Glorious Past – War for wealth & wealth for war India is country known for a rich history of wealth and many small and diverse kingdoms before the British came and stole what was rightfully ours. They who came to trade left with almost all of our money, all our knowledge and left us with a poor understanding of society and new and upcoming inventions and innovations which occurred in the world during that time. India, once called a land of paradise, a land which had wealth not only of monetary value but also in terms of our vast knowledge on science, medicine, mathematics, astronomy, trade, architecture, arts and sculpture and many other areas. Indian Kings should the world their wealth by building great many structures, acquiring rare diamonds, breeding white horses and gifting them to all the foreign dignitaries. Although it doesn’t feel like one, India was one of the richest nations in the world up to the 17th Century. In fact most of our country was attacked because of huge amounts of wealth and money that people had here. If history proves anything, it proves that in ancient times, India was the richest country in the world. The fact that she has always been the cynosure of all eyes, Asiatic or European, that people of less favored climes have always cast longing looks on her glittering treasures, and that the ambition of all conquerors has been to possess India, prove that she has been reputed to be the richest country in the world. Her sunny climate, unrivalled...

Words: 3016 - Pages: 13

Free Essay

Current Trends in the Shipping Industry

...Current Trends in the Shipping Industry 1. Introduction 2. Practical Application 3. Conclusion 4. References 1. Introduction “On the high seas, majority of shipping companies are nowadays replacing the full speed ahead with slow and steady speed to maximize profit”. With the intention of cutting costs of fuel, ocean shipping companies are instructing their Captains at sea to throttle back the engines and this phenomenon is what is being called as “Slow Steaming”. In most of the cases, the vessels are taking as many as 15 days to make an Atlantic crossing that used to take just 10 days. 2. Practical Application According to Asaf Ashar, the head of the National Ports and Waterways Institute in Washington “Companies are more focused on reducing costs, not speed of delivery, and the trend will continue even after the global economy comes back." Nearly all of the world's shipping lines are using slow steaming at least part of the time, he said. I sail onboard crude oil carriers, managed by Wallem Shipmanagement and Stena Bulk, and this practice of throttling back on engine to save fuel was used in all voyages we made in 2011. One of the companies which has recently reported huge savings with this practice is the Copenhagen-based A.P. Moeller-Maersk, the world's biggest ocean cargo line. Maersk, which has a fleet bigger than the U.S. Navy, swung to a 639 million dolar profit in the first three months of the year 2010, the most recent quarter reported...

Words: 570 - Pages: 3

Free Essay

The Teacher Who Changed Your Life

...1. Who was the president of the Constituent Assembly that held the 'Independence Meeting'? a) Rajendra Prasad b) Mahatama Gandhi c) S. Radhakrishnan d) Lal Bahadur Shastri The correct answer is a) Rajendra Prasad 2. How many eventual presidents signed the Declaration of Independence? a) 1 b) 3 c) 4 d) 2 The correct answer is d) 2 3.When the first non-cooperation movement started in India? a) September 1920 b) August 1935 c) January 1955 d) May 1922 The correct answer is a) September 1920 4. Until when India remained a Dominion of the Crown? a) Until 14 Jan 1988 b) Until 26 Jan 1950 c) Until 22 Feb 1955 d) Until 19 Sep 1940 The correct answer is b) Until 26 Jan 1950 5.  How many years Britain ruled India? a) About 200 years b) About 150 years c) About 100 years d) About 50 years The correct answer is a) About 200 years 1. Who was the president of the Constituent Assembly that held the 'Independence Meeting'?   a) Rajendra Prasad b) Mahatama Gandhi c) S. Radhakrishnan d) Lal Bahadur Shastri   The correct answer is a) Rajendra Prasad   2. How many eventual presidents signed the Declaration of Independence?   a) 1 b) b) 3 c) 4 d) 2   The correct answer is d) 2   3.When the first non-cooperation movement started in India?   a) September 1920 b) August 1935 c) January 1955 d) May 1922   The correct answer is a) September 1920   4. Until when India remained a Dominion of the Crown?   a) Until 14 Jan 1988 b) Until 26 Jan 1950 c) Until 22 Feb 1955 d) Until 19 Sep 1940...

Words: 510 - Pages: 3

Premium Essay

October 1 Ism

...Current Economic Outlook Positive signs, but beware! Manufacturing is expanding at its fastest past in 2 ½ years, but will that translate into economic growth and new jobs? The unemployment rate is at its lowest since December 2008. Good news? Not really, the details to the latest payroll report are not pretty. Current Economic Outlook Positive signs, but beware! Manufacturing is expanding at its fastest past in 2 ½ years, but will that translate into economic growth and new jobs? The unemployment rate is at its lowest since December 2008. Good news? Not really, the details to the latest payroll report are not pretty. October 1 ISM Manufacturing Index What the ISM indicates Monitoring the ISM Manufacturing Index allows us to understand the current economic conditions. Financial Markets are extremely sensitive to this index. Stock markets should increase when the index increases because of higher corporate profits. In bond markets the opposite usually occurs, due to the sensitivity of potential inflation. ISM also measures the degree of change across manufacturing, and is an indicator of GDP Growth. Current vs Expected The ISM showed that its Manufacturing Index grew for the 52nd consecutive month as the PMI came in stronger than expected at 56.2% in September, versus a Bloomberg consensus estimate of 55.0%. That shows an increase from 55.7% in August and the fourth straight increase in the index. A reading above 50% indicates growth. MANUFACTURING AT A...

Words: 1130 - Pages: 5

Premium Essay

Relationship Between the Iasb and the Fasb

...Relationship between the IASB and the FASB ACC 541 Relationship between the IASB and the FASB The United States plays an enormous influence on the accounting standards set forth throughout the world in the global economy. The United States follows the Financial Accounting Standards Board (FASB) which has created a large number of accounting standards that are interpreted and accepted by international companies and by the International Accounting Board (IASB). The IASB plays a similar role like the FASB for the rest of the global economy. The IASB is located in London, England and is an independent, privately funded accounting standard-setter. The IASB board consists of members from nine different countries with the IASB’s sole purpose to ‘achieve convergence in accounting standards throughout the world’ (Cellucci, 2011). The IASB and FASB have been collaborating since 2002. This collaboration was derived to create a convergence of the United States Generally Accepted Accounting Principles (GAAP). The convergence project started when the two organizations met during a joint meeting in Norwalk, Connecticut on September 18, 2002. The two board’s goal for the convergence project was for developing a high-quality compatible accounting standards that can be used for both domestic and cross-border financial reporting. They also promised to use their best efforts to make their existing financial reporting standards compatible as soon as practicable and to coordinate their...

Words: 1324 - Pages: 6

Free Essay

Law-Case Study

...IJRFM Volume 1, Issue 5 (September, 2011) (ISSN 2231-5985) HISTORICAL BACKGROUND OF ARTICLE 356 OF CONSTITUTION OF INDIA Sudhir Bisla* THE GOVERNMENT OF INDIA ACT, 1935 This Act first introduced the concept of division of powers in British India. It was an experiment where the British Government entrusted limited powers to the Provinces. But since there was very little faith lost between the British and the Indian people, the British took precautions to keep a sufficient check on the powers given to the Provinces. These precautions were manifested in the form of emergency powers under Sections 93 and 45 of The Government of India Act, where the Governor under extraordinary circumstances, exercised near absolute control over the Provinces Drafting Committee of the Constituent Assembly On August 29, 1947, a Drafting Committee was set up by the Constituent Assembly. Under the chairmanship of Dr. B.R. Ambedkar, it was to prepare a draft Constitution for India. In the course of about two years, the Assembly discussed 2,473 amendments out of a total of 7,635 amendments tabled.[2] When it was suggested in the Drafting Committee to confer similar powers of emergency as had been held by the Governor-General under the Government of India Act, 1935, upon the President, many members of that eminent committee vociferously opposed that idea. Dr. B.R. Ambedkar then pacified the members stating: 'In fact I share the sentiments expressed by my Hon'ble friend Mr. Gupte yesterday that...

Words: 1957 - Pages: 8

Premium Essay

Corporate Culture

...Corporate Culture By: Joanne Mowat, The Herridge Group {Insert Date} Corporate Culture Abstract As an executive, identifying, understanding, and influencing the organizational culture can ensure corporate agility and financial success. As a potential employee, catching a glimpse of the true culture of an organization will help one decide if the company is a place where one can contribute and flourish. In both cases, misunderstanding the culture can lead to disaster. Corporate cultures have both gross and subtle manifestations that provide clues to the underlying norms and beliefs. Paying attention to the work practices, environment, communication paths, and even the level of humour in a company, will give one a hint of the dominant organizational culture. Identification and understanding the culture is necessary to affect any minute or large scale changes in response to market imperatives. If one does not have a clear picture of the culture one cannot effectively modify it. This paper touches on four key questions in relation to corporate culture: • • • • What is corporate culture? Why is it important to understand the corporate culture? How can one identify the corporate culture? Can corporate cultures be changed? 09/03/2002 2 Corporate Culture What is Corporate Culture? Corporate culture is the personality of the organization: the shared beliefs, values and behaviours of the group. It is symbolic, holistic, and unifying, stable, and difficult to...

Words: 3684 - Pages: 15

Premium Essay

Autonomy vs Teamwork in Salesperson`S Future Performance

...ID number: 0989700 ID number: 0989681 ID number: 0955679 TERM PAPER - AUTONOMY vs TEAMWORK IN SALESPERSON`s FUTURE PERFORMANCE - Hand-in date: 21.11.2015 Campus: BI Oslo Examination code and name: GRA 6441 Sales & Sales Force Management Programme: Master of Science in Strategic Marketing Management CONTENT Problem definition................................................................................................3 Literature review..................................................................................................4 Teamwork.............................................................................................................4 Autonomy.............................................................................................................8 Conclusions – our opinion..................................................................................12 References...........................................................................................................18 PROBLEM IN “Measuring and Managing a Salesperson`s Future Value of the Firm” by V.Kumar, Sarang Sunder, and Robert P. Leone (2014 Journal of Marketing Research) Businesses are moving from a product-centric to a customer-centric view and from a backward­ looking to a forward-looking strategic perspective, so sales organizations must adapt to the ever-changing marketplace to maximize performance. Given the dynamic and extremely...

Words: 4715 - Pages: 19

Premium Essay

Surveyor

...6 Mughal Gardens to Visit During Kashmir TripConstructing Mughal Gardens was the most beloved pastime of the Mughal imperials. Mughal Gardens in Srinagar are basically the gardens that were built during the reign on Mughal Emperors. Influenced heavily by the concept of Persian Gardens or the charbagh, these gardens drew heavily upon Persian style of architecture. The common features that all Mughal Gardens share is the rectilinear layouts within the walled structure with canals, fountains, pools of running water and several species of shade providing trees , flowers, fruits and aromatic grasses. No other emperor is credited with taking the garden architecture and floral designs to the height as Shah Jahan the pinnacle of which was reached when he constructed the sprawling funeral paradise Taj Mahal in Agra to commemorate his beloved wife Mumtaj Mahal. But in this write up we are not going to talk about the Taj Mahal. Instead we’ll focus on some of the other but equally impressive Mughal Gardens in Kashmir which the Mughal adopted as their summer capital. So read on about the top Mughal Gardens in Kashmir that you must visit if you are planning your tours to Kashmir. Nishat Bagh A garden of bliss, a garden of joy, a garden of delight, whatever one chooses to call it, Nishat Bagh in Srinagar is exceptionally beautiful in every sense of the word. If one looks back in the pages of history, the Mughal era is likely to feel the most dominating one in Kashmir. After dethroning the...

Words: 1974 - Pages: 8

Premium Essay

Positive Impacts of Globalization in Bangladesh Economy (a Case Study of Bd).

...| |[Year] | | |Grizli777 | | | | | |SOHEL | |[Type the document title] | |[Type the abstract of the document here. The abstract is typically a short summary of the contents of the document. Type the abstract of the | |document here. The abstract is typically a short summary of the contents of the document.] | ACKHOWLEDGEMENT It is my great pleasure to convey my deep respect and indebtedness to my teacher Dr. Md Azam Khan, Chairmen, Department of Economics, Jagannath University for cordial guidance, pragmatic suggestions and continuous encouragement and inspirations of my term paper work, which enabled me to complete my dissertation work successfully. I would also like to offer my heartfelt thanks, gratitude, deep respect and indebtedness to Soma Bhattacharjee, Lecturer of Economics, Jagannath University for his continuous guidance, thoughtful suggestion and inspirations during the entire time of my term paper. I am indebted to the respondents of the study area who provided data and suggestions to complete the work. Contents ...

Words: 7048 - Pages: 29

Premium Essay

Greening the South Asian Economy

...South Asian Economic Students Meet 2012 | Agenda for Greening the South Asian Economy | Potential Energy Saving Capabilities of Emerging Cities: A Case of Hyderabad | L. Sai Anurag 11/10/2012 | Essay Proposal Since gaining Independence, the Indian Subcontinent has been one of the most promising areas for development and has increasingly made its presence felt in the global economic scenario with rapid progress in both the manufacturing and the services sector. India is the second fastest growing economy in the world, with a GDP growth rate of 9.4 percent in the financial year 2006-07. However, due to the impact of the global recession the policy paralysis in the country growth rate had fallen to 5.3% in Q4 FY’12. Contraction is the manufacturing sector and the falling rupee has deteriorated India’s position further. The resultant impact of the initial rapid GDP growth has been an increase in the per capita GDP and also an increase in the income levels of both rural and urban households. Achieving this growth also meant a tremendous rise in the use of energy across all the sectors of the economy as well albeit at a slower pace. The major point of concern here is not the magnitude of energy driving this growth but the quality and structure of this energy growth. India has immensely contributed to the growth of the South Asian Economy by taking up economic reforms and giving a tremendous boost to industry. India’s favorable demographic mix, its abundance...

Words: 8029 - Pages: 33

Free Essay

Marketingwom

...Word-of-Mouth: Influences on the Choice of Recommendation Sources by K Schoefer 1998 A dissertation presented in part consideration for the degree of M.A. in Corporate Strategy and Governance. Contents Chapter 1 Introduction 1 Chapter 2 Literature Review 3 1. Consumer Decision-Making 3 1. The Decision-Making Process 4 1. Problem Recognition 5 2. Information Search 6 3. Evaluation of Alternatives 8 4. Purchase 9 5. Post-Purchase Evaluation 10 2. Individual Influences 12 3. Environmental Influences 15 1. Culture 15 2. Social Class 16 3. Reference Groups 16 2. Word-of-Mouth Communication 20 1. Definition 20 2. Scope and Significance 20 3. Characteristics of WOM 22 4. The Nature of WOM 24 1. Types 24 2. Process 24 3. Conditions 28 4. Motives 29 5. WOM and the Consumer Behaviour...

Words: 18699 - Pages: 75